Multiplayer oyunlarda alman tarafını oynayabiliyorsun ama single olarak öyle oyun yok.

Neden yok? Büyük bütçeli oyunlarda yapmak göt ister, küçük bütçelilerin ise derdi popüler olmak para kazanmak olduğu için o işe girişmezler. Sonuçta kahraman tarafı oynuyorsun, dünyayı kurtaran tarafı. Karşı taraf ise dünyayı bitirmek isteyen taraf : ) Tepki çeker, çok satmaz. Naziler dünya genelinde nefret edilen öcü taraf olduğu için onları vurdurmak, kesmek, biçmek hem oyuncular için hem yapımcılar için daha kolay oluyor :)

Hearts of Iron

Ne diyon la değişik?

world of warships'de olunuyor:)

oyunları genelde coniler yaptığı içün ve conilerin de nazi karşıtı propagandaları olduğu içündür ki nazi olunan oyun yoktur, varsa da azdır, çoksa da ünlü değildir.

hearts of iron +1; tüm dünyayı nazi birliği altında bile toplayabilirsin.

Bu sorduğun soru bile suç potansiyeli olan biri yapar seni de ondan o riske girmek istemiyorlardir.

Söyleme manyak mısın. Sadece Romanların çalıştığı departmanı çok merak ettim ya. Satın alma falan mı acaba?

söylemeyin.
bu o kişinin önyargı ile başlamasına sebep olur ve olmayacaksa bile takındığı tedirgin/olumsuz tavır nedeniyle normalde kendisi için problem olmayacak şeyler sorun haline dönüşebilir.

başlasın, rahatsız olduğu durumlar olursa bunu amiriyle kendisi halletsin. sizin yerinizde olsam ileride yaşadığı problemler hakkında size açılırsa bile kişisel yorumumu katmadan dinlemeye çalışırım.

bizde çok problemli departmanlarda dışarıdan gelen ve hic sorun yaşamadan çalışanlar oluyordu. bazen dışarıdan gelmek kronik sorunlara yeni bir bakış acısı kattığı için aksine avantaj bile olabiliyor.

mobil edit:söyleseniz ve kendisi sizin problem olarak nitelediğiniz şeyleri gormez/yaşamazsa siz durduk yerde kendisinde kötü bir izlenim bırakabilirsiniz.

eğer bilse de bir şey fark etmeyecekse söylemeye gerek yok.
ancak herkes düzgün bir yerde, sakin kafayla, sükun ve refah içinde çalışmayı hak eder.

Çok merak ettim nasıl bir işmiş özelden atar mısın :)

Söyleme, önyargili baslamasin yeni isyerine.

ramazan diye yanlış anlayabileceklerini düşünüyorsan muhtemelen ramazan diye yanlış anlayacakların daha çok olduğu bir grup var dolayısıyla ramazan diye yanlış anlayacaklardır.

ama bana kalırsa bir sıkıntı yok.

ramazanla ne alakası var?
ayrıca hangi haddini bilmez yanlış anlayabilir?
toplumun baskısına bu kadar da katlanılmaz. yanlış anlayanın üstünü çizin gitsin, çizin gitsin.

7 gün kalacaksa gaziemire bırak. zaten havalimanına gidecekler genelde araçlarını gaziemire bırakıp, taksiyle giderler. taksi de en fazla 20 tl tutuyor gaziemirden.

Gaziemir'e bırak.

Teşekkürler. Fakat İzmir'e dışarıdan geleceğim. Gaziemir Katlı Otopark'ı buldum İzelman'a ait. Burasını mı kastettiniz? Bir de buranın tam konumu Google Haritalar'da mevcut değil. Yakınlarında başka bir yer var mıdır?

gaziemir'de karakola yakın bi yere bırak arabayı ya taksiyle git ya da izban'la.
bi ton para ister şimdi otoparkçılar

google maps'te polis merkezi amirliği diye geçiyor.
emniyet müdürlüğünün orası anayol, araba koymak için pek uygun değil.

gaziemirde katlı otopark yok bildiğim benim. gaziemir emlak bankası evlerine yakın bir yere bırakıp taksiyle devam edebilirsin.

Gaziemir +1. Ben gaziemir’de bi cadde üstüne bırakıp taksiyle geçiyordum, bu şekilde 10-15 gün bile bırakmışlığım var. Hiçbir şey olmadı.

optimumda olmuyor.

Cevaplar için herkese çok teşekkürler. Dediğiniz gibi yapacağım. Otoparkçıların en ucuzu 100 lira istiyor. Havalimanının kendi otoparkı zaten felaket.

Petrol euro ile satılmıyor.

1- (bkz: dolarizasyon) ve petrolün çoklukla dolar üstünden alınıp satılması
2- abd'den satın aldığımız diğer mallar

Burnumuzun dibi Avrupa evet ama dolar daha nüfuzlu bir para birimi. Enerji fiyatlarının dolar üzerinden olması bir örnek mesela. Türkiyenin dolara karşı hassasiyeti bu ve bunun gibi bir çok konudan ötürü mevcut. Özel sektör borcu mesela bir diğer örnek.

dünya rezerv parası. biz sadece ihracatın büyük bölümünü yuro ile yapıyoruz geri kalan her şey dolara indexli

doların dediği olur

Dunyanin para birimi oldugu icin. Biz de uretim ekonomisi olmadigimiz icin. Dolarin yukselmesi fiyatlarin artmasi ve ac kalmamiz demek oldugu icin.

Ürettiğimiz herşeyin hammaddesini dolar ile aliyoruz. Ancak yurtdışına ya da burnumuzun dibine satabilirsek bir anlamı oluyor.

petrol ve altın ticareti dolar ile.
ayrıca amerika'dan çelik alıyoruz, ayfon alıyoruz, mercimek, mısır alıyoruz, bunlar da hep dolarnan.
hatta rusya ile olan ticaretimiz de dolar üzerindendi. sonradan yerli paraya çevireceğiz falan dediler de bilmiyorum son durumu.

çin'in mesela çok fazla doları var. niye? çünkü dünyaya mal sattı, ucuz pahalı demedi, yaptı sattı, üretti sattı, dolarlar aktı çin'e. şimdi de onar onar satıyor, baktı yetmemiş, bir on daha satıyor. oooh hayat çine güzel.

uçak yakıtından mısır şurubuna, içinde oturduğumuz binaların demirine, çimentosuna, tozuna kadar dolar.

ama gel de vatandaşa anlat. benim dolarla işim yok diyor çekiliyor. domatesler halden pazara kadar yürüyerek geliyor sanıyorlar. mazot yakıyorlar mazot!..


türkiye enerjide %70 dışa bağımlıydı geçen sene. bunlar hep dolar.

ben süreyi sonuna kadar kullanmıştım, geri döndüler.
öenmli olan puandır zaten.
ekleme: ama ben bir hata ettim sınav sonucumu sormayı unuttum. sen sor, benim yerime de sor.

eğer skor iyiyse aramamazlık yapacaklarını sanmıyorum.

Mobildekiler göremiyor.

Adam kediymis olaysiz dagilalim bence

Mobildekiler de masaüstü siteye dönüversinler bi zahmet.

elleh!
bapooçun çen? :):)

Masaüstünden bildiriyorum mobilden dönmeyin, dönmeyi gerektirecek bir durum yok.

@playing

Aynen öyle :) Elimi kemiriyor şimdi de yanımda.

Buyusun oyle goster. Daha guzel olur.

özürlü gibi çıkmış

merhaba yakışıklı tanışalım mı? :)

Gozlerde saf bir parilti sezdim boyle bi masumiyet var

Güzel çocuksun sen bak! Yirmili yaşların en başları gibi?

yakışıklı adammışsın. ama şöyle güzel toplu bi ifşa başlatamadın be.

-başlayamadı-

Ben de yapardım ama bu arkadaşı gördükten sonra yüzüm kalmadı :)

Sakaldi sapkaydi derken suratin gorunmuyor. Yakisikli mi degil mi anlayamadim o yuzden.

gozleri bilerek mi kistin?

işten eve sabahın 6'sında gelmemden dolayı kaçırdım ifşa mifşa.

@üğpo, zaten herkes biliyo di mi?

Age of 2: The Conquerors

Cossacks 3

tropico güzel seri, karayiplerde bir adanın başkanı olarak verilen görevleri yapmaya çalışıyosunuz (isterseniz serbest de takılabilirsiniz tabi), siyasetin de bol bol dahil olduğu güzel de bi mizahı ve müzikleri olan oyun. tropico 4 oynuyorum ben o güzel isterseniz 5'i de oynayabilirsiniz yakında 6'sı da çıkıcak hatta. bir de caesar serisini severdim küçükken ama o yıllardan beri hiç oynamadım belki hayallerimdeki kadar iyi değildir bilemiycem. torrent sitelerinde vardır sanıyorum ben steam indiriminden almıştım pahalı değil çünkü.

Şşşhohhh
Zeus: Master of Olympus bence pek az savaşlı ve bol peyzajlı bi oyun.

Civilization V

banished iyidir ama pek de gözünde büyütme.
köyün bütün ihtiyaçlarıyla uğraşmak biraz can sıkabiliyor. o yönden zorlayıcı bir oyun. ama görselleri pek şey değil yani...
boyutu da düşük.

Benim de internet erişimi kısıtlı link veremiyorum ama caesar 3 mükemmel olur.

Caesar III, Pharoah, Zeus (bu 3ü bence en iyi city-building)

Video sayfasının çıktısını alıp Zuckerberg'in ofisine gönderiyorsun. Onlar siliyorlar.

dayılar şok, yeğenler ağlamaklı, halalar utanç içinde..

ama hangi pornhub videosu?
bunu bilmemiz gerekir ki ona göre yardımcı olalım değil mi?
geçmiş olsun ayrıca.
facebook'ta video silme butonu vardı diye hatırlıyorum ben. ben bıraktığımda oluyordu yani böyle şeyler.

video dursun biraz duvarda bence ani karar verip yanlış bi şey yapma

@attırmayın makdeonun kafasını

hardlı mardlı bişiler işte.

(duyuruyu gönül işlerine alan modun kafası cosmos)

üst üste 5-10 tane daha paylaş. alakasız saçma sapan şeyler de paylaş.

sonra hepsini sil ve hesbaıma virüs bulaşmış sori de.

hadi bay.

dükkanı kapatıp uruguay'a kaç. seni buralarda barındırmazlar.

"facebook hesabım hacklendi, lütfen tarafınıza gelen mesajları dikkate almayın ve istekleri kabul etmeyin" diye bir gönderi paylaşıyoruz, yerlerse tabi.

kafam yerinde değildi üzgünüm diye durum atın sjdjdjd

i.hizliresim.com

Aslında ne yapacağın şey seninle ilgili biraz, daha doğrusu çekindiğin kişilerin seni nasıl tanıdığıyla. Eğer mülayim efendi olarak tanınıyorsan inkar et, virüs mürüs yapıştır güzel taktik. Samimi kendi halinde tanıyorlarsa da videoyu sil bundan önce napıyorsun ona devam et.

Ben mesela paylaşmış olsaydım kimse garipsemezdi, ben millete sövmeyince garipsiyorlar ''noldu ya bi' problem mi var'' diye soranlar oluyor. Yani tamamen seninle ilgili, bir de bunların dışında porno izlemeyi bırak gerçekten, ben de dota2 oynamayı bırakayım daha temiz bir dünyaya açılalım. Şu hava da biraz açsın artık ankarada bulut var, penguenler de ölmesin.

Don't feed the troll

Adamin tum duyurulari boyle hatirlayalim

@traveller

TTrole bak ya dontt feed the troll diyor. senden ala troll mu var?

lazer yazıcıyıla facebooku temizlemen lazım.

sil ve kulağının üstüne yat. açıklama, dert anlatma işine girersen hem daha çok göze batarsın hem de duymayan da duyar :D

1. çok düşmüştü, o yüzden yükseliyor
2. küresel kriz yaklaşırken herkes güvenli liman dolara geçiyor

dünyaya saçtığı paraları geri topluyor. bunu da faiz arttırımı ile yapıyor. faiz artınca yatırımcı dolarını molarını alıp abd'ye gidiyor. haliyle abd'deki dolar artarken, dünyanın geri kalanındaki dolar da azalıyor.
doların yükselmesi ayrıca abd'yi ekonomik bunalım riskinden koruyor.
kısaca ben böyle biliyorum.

bence tüketici haklarıyla bir görüş. çözüm olmazsa bir avukata bakarsın.

size herhangi bir mesaj/mail yollamadılarsa nasıl haberiniz olsun ki? böyle durumlarda icradan önce illa haber verilmesi gerekiyor diye duymuştum, büyük ihtimalle bir şey çıkmaz rahat olun.

tüketici haklarına şikayet edin + (gerekirse) bir avukata danışın

yalandır.

e-devletten internet abonelik sorgulama yapın. harç borç çıkıyor orada.
borç görünmüyorsa çıktısını falan alın koyun kenara.
ttnet adına dolandırıcılar arayıp duruyor, insanlara borcun var diyorlar.
2017 yılından beri aklı nerdeymiş ttnet'in de hiç arayıp sormamış?
abonelik boyunca 5 gün geciksin fatura hemen mesaj atıyorlar.

sulh ceza hakimliğine dava açabilirsiniz. ayrıca evrakta sahtecilik de var işin ucunda.

savcılığa evrakta sahtecilik olarak suç duyurusunda bulunulsa işe yarar mı?
tadilatı başlattı çünkü adamlar. belediyeye imzamızı geri çekiyoruz demişler ama adamlar pek çözemeyecek gibi.

yani illa mahkemeye mi gitmek gerek?

masa/kort?

şimdi kullandığın raketin özellikleri nedir?
150-200 liraya bulunur rahatça.

ben yardımcı olabilirim ama istanbul'da değilim.
bir de stilin nedir yani güç odaklı mı oynuyosun yoksa federer gibi taktik kesmelerle rakibini koşturmayı mı seviyorsun? :))

@onemoremile kort tenis belirtmemişim özür dilerim.

@attirmayin makedonun kafasini şu anda kullandığım raket bu

www.decathlon.com.tr

çok güçlü oynayamıyorum açıkçası çünkü gücümü kontrol edemeyip dışarı atıyorum hep :) onun için kesme ve koşturma yapmaya daha çok çalışıyorum diyebilirim.

artengo kullanma babolat, head, wilson dan birini al.

eğer kontrol edemiyorsan henüz iyi olduğunu söyleyemeyiz. pratik yapman lazım ve sakin olup, odaklanıp oynaman lazım böylece elin alışır. hep aynı yere topu atmayı deneyerek kendini geliştirebilirsin. ve kendinden iyi oynayan biriyle çalış.

300 grama yakın bir raket alman daha iyi olur. ayrıca kafa alanı da en fazla 100 inç kare olsun o da 645 cm2 yapıyor. raketin dengesine dikkat et ve tek parça olanlardan almaya bak. bu da genellikle babolat ve wilson raketlerde oluyor.
sana tavsiyem tenis kulüplerine gidip oradaki insanlara ikinci el raket sorman. o kulüplerin çevresinde de malzeme satanlar vardır oralarda da raket bulabilirsin. spor mağazalarının çoğunda kalitesiz raket satıldığına şahit oldum. decathlon'da hem pahalı hem de çeşit yok.
raketin dengesi belirtiliyor ama ben güvenemiyorum, raketin ortasındaki boşluğa parmağımı koyuyorum kafası ağır geliyorsa almıyorum. ama sapı da çok ağır gelmemeli. en iyisi eşit ağırlığa sahip olanından alıp fazladan bir grip sarmak. varsa soruların sözlükten yazabilirsin.

150-200 dedim ama hayat pahalı malum bulunamayabilir de çünkü decathlon'da bile kamyonla para istenir olmuş. bu kadar düşünmüyordum.

@makedon gerçekten çok pahalı raket fiyatları :((

ben decathlon'da 540 liralık babolat bir raket görmüştüm üç-dört sene önce, ucuzlasın da alayım demiştim. geçen sene 750 liraydı.
ya ikinci el raket al. ya da ver 400'ü kurtul.
400 vereceksen biraz daha değişik raket öneririm ama.

@makedon 400tl için hangisini önerirsiniz, mecbur o rakamlara çıkmak zorunda kalacağım sanırım.

şimdi o linkteki artengonun sap kısmı iki parçaya ayrılmış durumda, büyük ihtimalle geçme. çok tekinsiz bu raketler ve vibrasyonu da yüksektir.

denge konusunda söylediklerim değişmedi, o konuya dikkatlice yaklaş.

uzun süre kullanmayı planlıyorsan ki öyle planlıyorsundur; 280-300 gram ve 96-98 inç kare bir raket alman en iyisi olur. kaliteli bir şey aldığın sürece uzun süre kullanırsın. aldığın raketin telleri büyük ihtimalle dandik olur. ama sorun olmaz. biraz öyle devam edersin sonra da o kulüplerin çevrelerindeki insanlarla konuşup kaliteli bir tel ayarlarsın sanırım 50 lira falandır değiştirmek. sürekli oynamıyorsan 1-2 yıl gider aynı telle.

ama şu modeli al demem. özellikleri bu olduğu sürece istediğin marka modeli alabilirsin. decathlon'da genellikle yeni başlayanlara yönelik raketler var. pro raketler de pahalı. böyle çevredeki spor malzemesi satan yerlerde daha uygun fiyata bulabilirsin diye düşünüyorum.

@makedon teşekkürler cevaplar için dostum

bu insansılara döverek terbiye vermek, dayağı kabul etmeyeni de nizamı alem içün katletmek lazımdır.
zira eğitimle olacak iş değildir böyle şeyler. yani insanları rahatsız etmemek, insanın içinde olması gerekir. bangır bangır arabayla bütün caddeye müzik dinletmek, hem de en arabeskinden, eğitimle, nasihatle olacak iş değildir.
polise şikayet ediyorsun, polis geliyor, "şikayet var, gürültü yapmayın" diyor gidiyor. halbuki polise şikayet etmeyeceksin, tutucaksın yakasından bi güzel pataklayacaksın, "hadi bi daha yap da gör" diyip dönüp gideceksin. kaşına gözüne pansuman yaptırırken anlar dünyanın kaç bucak olduğunu.

yani okulda öğreniyoruz, kanunda açık yazıyor, anne baba sürekli tembihliyor "kırmızıda geçme" diye. hala geçiyor. dövüceksin. başka çaresi yoktur. çocuklar da bilecek ki haaa yanlış yaparsam sonum aynı olacak.

ben de eskiden kanun nizam diyordum ama hiç ümidim yok artık. bugün balkondan bakınırken adam garajın önüne park etti gitti. bi tane kamyon kiralıcaksın o arabayı bi güzel haşat ediceksin basıp gideceksin. kürekle camlarını indireceksin, aynasını kıracaksın aküsünü sökeceksin falan... koştursun dursun pezevenk.

ekleme: ama bunu kim yapacak? savaş alanına döner memleket. işte o yüzden kanun nizam. ama dayak. ama savaş çıkar. bu yüzden hukuk. ama fırsat buldukça da dövmek gerek. ama kanun izin vermiyor. izin verse dayak. ama olmaz.

Şiddetle birşeyi çözemezsin. Dediğin gibi küçükler için eğitim. Erişkinleri ise açık açık rencide etmenin işe yaradığını düşünüyorum.

rencide etmek gerçekten en güzeli.
şiddet suç. ama rencide etmek bedave.

ben mesela sıra beklemeyip sıvışarak, kuyruğa kaynak yapmakta olan bir yaşlıyı rencide etmiştim. yaşlıydı ama eli ayağı tutuyordu. hile hurda ile öne geçmeye çalışması beni sinir etmişti. halbuki ben her zaman sıramı veren biriyimdir. isteseydi önünde durmazdım. rencide ettim, sonra gençler siz geçin dedi, yok siz geçin deyip sıramı verdim. anafikir: sıramı alamazsın, ben veririm.

yere tüküren 50 yaşlarında birine sokakta pis pis bakmıştım, acıyarak baktım ona. anladıysa anlamıştır.

bence rencide etmek çok güzel fikir, aklıma gelmemişti bu. ama herkes rencide etmeli. yerin dibine sokmalı. insanlar bir şey demiyor ki!.. yahu söyle, hakkını çiğniyor, iki çift lafın yok mu? ama yok işte. öylelerini de rencide etmek gerek. rencide ederek ölücez biz ömrümüz rencide ederken nihayet bulacak anlaşılan. of yine kızdım akşam akşam. ne olacak bu memleketin hali?

Bence haklisin.
Yerini/baktigin yeri degistirebilirsin. Ayrica bence uyarabilirsin, cok rahatsiz oluyorum diye.

Ay tasvirinden midem bulandi resmen.

İçim kalktı bu ne lan. Çok pis dövesim geldi. Ağzında bişe olmadan duramıyorsan şuna da bi el at de, vur masaya küsküyü. Rezalet en güzeli

önce ona söyle, baktım devam ediyor üstlerine söyle.
ben olsam böyle yapardım.

oo takıntı alırım bir dal.
eskiden klavyenin tuşlarına kıracak gibi basan bir öküzle aynı odayı paylaşmıştım.
yapacak birşey yok :)

Sakız uzat.

Oo tırnak yiyorsun hiç ikram etmiyorsun kırıldım ya da gel benimkileri beraber yiyelim de.

dolandırıcılara dikkat etmek lazım güvenmeyin böyle laflara yazar oldunuz diye sms gelmesi lazım telefona.

Evet. Benim de o şekilde olmuştu.

E-postaya da bilgilendirme gidiyor tabii "Artık yazar oldun, hadi hayırlısı olsun." minvalinde.

evet böyle olunuyor. nur topu gibi bi yazarınız olmuş.

ed: bana mail falan gelmedi. girdim yazardım. böyle şeyler beklemeyin. onay varsa olmuşsunuzdur hoparlöre ezan okuyup üç kere nick'inizi fısıldayın.

ah mehmed resad, ah!..

nabız, kalbinizin bir dakikada yaptığı atım sayısıdır.

tansiyon, kalpten pompalanan kanın damarın iç çeperlerinde yaptığı basınçtır.

@kibritsuyu peki kalbin basınçlı kan pompalamasının sebebi nedir? Koştuğumuzda tansiyon mu yükselir? Aklımda deli sorular.

Koştuğunda nabzın yükseliyor, yani kalbin daha çok kan pompalıyor, daha çok kan pompalayınca haliyle basınç da artıyor, o zaman da tansiyonun yükseliyor. Ha ama uzun zamandır koşuyorsundur, kardiyovasküler kapasiten yüksektir, o zaman nabzın çok yükselmez, haliyle tansiyonun da çok artmaz.

Gugılda karyoloji uzmanı açıklamış :D
www.google.com.tr

tansiyon, kanın, damar çeperlerine yaptığı basınçtır. kan basıncı.
nabız ise dakikadaki atım sayısı.

akışkanlar mekaniğini düşündüğümüzde akışkanın hızı ile basıncı ters orantılıdır.
o sebeple kan sulandığında hızlanır ve basınç düşer.
yemek yediğimizde kan yoğunlaşır, tansiyon yükselir.
ya da sigara kullanıldığında damar kalınlaşır, içerideki akışkanın basıncı artar ve tansiyon hastası olunur. sigara sağlığa zararlıdır.

spor yaparken de kasların enerjiye ihtiyacı vardır bu enerjinin sağlanması demek kanda taşınan moleküllerin artması demek, yani yoğunlaşması. hız düştüğü için basınç yükselir. hız düştüğü için kalp vücudun her yerine kanı pompalayabilmek için atım sayısını yükseltir.
ama tabi ben tohtur değilim. yorumladım accık.

"Elektronik devre elemanı denetleyici" den kastın amper volt metre ve kapasitemetre ise ben şimdiye kadar hiç görmedim. Alayı Çin malıydı.

Servo motor türk malı bulursun ama ufak ölçekte olacağını zannetmiyorum. Yani diy robot vs projeleri için el mahkum çin malına.

yani demek istediğim elektronik elemanlar; fet, diyot, entegre vs.
yani bir sanayide kullanılmak üzere bir makine üretmek için bütün elemanları türkiye'den temin edebiliyor muyuz?
yerli plc deniyor, içindeki elemanlar %90 yabancıdır.
yerli robot deniyor, motorları bilmem nerelerden gelmiştir.

yerli plc gmt var, servosu da var da bilmiyorum turk mu muhtemelen baska bir yere yaptiriliyodur.

makina uretiminde servolarin ve kontrolorun markasi vb onemli, kimi fabrika misal siemens vb harici makinayi sokmaz, turkiyede bir kac marka haric cok tutulmaz. arastirsan yuzlerce servo & kontrolor ureticisi bulursun.

robot ureticilerinden de staubli haric servolari kendileri gelistirmiyorlar diye biliyorum, belki bi de fanuc

hayır benim kastım staubli'nin kendi motorlarını üretmesi değil.
yerli üretim motorları kullanıp kullanmaması.
yani atıyorum mitsubishi robot üretiyor, japonya'da üretilen denetleyiciyi, japonya'da üretilen motoru kullanarak japonya'da robotu üretiyor.

ben geçenlerde yerli plc ürettiğini söyleyen birilerinin internet sitesinde siemens logosu gördüm mesela. resmen lakaytlık.

halbuki yerli motora, yerli plc'ye falan deli gibi ihtiyaç var, ülke kocaman bir pazar. iyi yapıldığında çok kar getirecek bir iş ama örneğin denetleyici üretmek de kolay değil. yarıiletken tecrübesi gerek, nanoteknolojiyle içli dışlı olmak gerek. onlar da malum ama üretmediğin şeye yerli damgası vurmak... çok büyük ayıp.

yerli komponent üreticisi yok. yıllar önce sanayi tipi kond. ve bazı yük dirençlerini üreten firmalar vardı. yarıiletken üretimi ise sadece akademik araştırma seviyesinde.

99-2000 civarında Amasya'da ortaya çıktı ama üstü hemen kapatıldı.

@hosein kaynak var mı?

ben de kaynak bekliyorum.
ve amasya biraz garip değil mi?

duymadım eğer olsaydı bizim liberallerin dilinden düşmezdi.

amasya'da öyle bir şey yok. nerden duyduysanız gördüyseniz yanlış bilgi.

ermeni mezarlığı vardı (öyle sonradan bulunan toplu mezar vs değil, resmi ermeni mezarlığı!), inşaat vs sebebiyle mezarlık kaldırıldı. bu tartışılır, ama toplu mezar falan hikaye..

hollandalı bir arkadaşımla ermeni soykırım kararını tartıştık düng ece. suriye'de bir toplu mezar olduğuna dair kaynak gönderdi. kaynak ermeni kaynağı.
fotoğraflarda sadece birkaç tane kafatası ve 20-30 kadar değişik kemikler var.
en azından kaç kişinin cesedinin olduğunu merak ettim, şöyle göz ucuyla aradım taradım bir sayıya da rastlamadım. yani mesela "yaklaşık 1000 kişinin mezarı burada" gibi bir ifade de yok.
fransa'nın parlamentosunda alınan kararı birkaç sene sonra mahkemenin bozduğunu söyledim, sizinki de buna benzeyecek dedim. olmaz öyle şey diyor.
bu kadar ermeni'yi türkler öldürmediyse kim öldürdü diye sordu.
"ne kadar ermeni?" dedim. bilmiyor.
nasıl bir düzenin içindeyiz biz böyle ben anlam veremiyorum.
amasya'da 1910'larda toplam kaç tane insan yaşıyordu ki toplu sayılabilecek kadar ermeni mezarı olsun?

doğru.

yalnız staff yerine employee demen daha doğru olabilir. maaş alan çalışanlara daha çok employee deniyor. staff (çalışanlar dahil, gönüllüler, günübirlikçiler vs olabilir)

in yerine for ya da at kullan.

bence "i worked as an employee of y company in x company." demek daha doğru olur.
bilemiyorum ama vurgusu bana böyle daha doğru geliyor.
ben tabi ingiliççeci değilim.

ekleme: sen git'in dediği de doğru.
hepiniz çok güzel şeyler söylüyorsunuz çok seviyorum sizi ben.

bitirmezler. ama orda oturup oturmadığını da kontrol etmezler. aldığı paraya bakar.
ama altyapı olmadığı için oraya taşımazlar.
ttnet öyle bir kan emici ki ne yapar eder taahhütü bitirse bile yine de fatura kesmeye çalışır.

bu taahhüt sistemi kalktı falan diyolardı noldu bilmiyorum. arıcaksın, biraz sert yapıcaksın beni iptal bölümüne bağlayın diceksin. bağlıcaklar. sonra da biraz ona fırça çekiceksin. sonra yahu dur yeğenim gel otur hele soluklan diyecek. böyle olursa ben "xxx firmaya geçicem, cayma bedelimi öğrenmek istiyorum diceksin." onlar da sana bir teklif sunacaklar. büyük ihtimalle yani...
ama modemin de bozuk olabilir.

allah kurtarsın.

modemlik bir sey degil. tasınılan yerde altyapı yoksa bir sey alamıyorlar hukuken ona guveniyorum.

nerede oturduguna bagli olarak, var.

izmir.
mühendisim.
çok parada gözüm yok. ingilizcem var orta seviye.

Tamircilik var. Oturarak tamir ediyorsun. Laptop telefon tamir ediyorsun, para geliyor.

icim urperiyor şehirden bahsetmemiş :)

biliyorum lazor ben de o ihtimalin konumuzla alakası olmadığını vurgulamak için o yokmuş gibi davrandım :)

belki de arkadaşınız burada olduğu gibi ama iş yerinde olduğundan farklı bir profil çiziyor.

tercih meselesi. yapanlar mutlaka bu ihtimali göz önünde bulunduruyordur.

benim etrafımda ekşici pek insan olmadığından rahatım. kendimi de başka biri gibi göstermiyorum. hatta rastgele yazdığım bir şeyi okuyan da sen geçen gün bunu söylemiştin diyerek bana gelebilir.
etrafımdakiler, ekşi'den anlamayı bırak duyuru'yu hiç görmemişlerdir bile belki.
napalım bizim de eğlencemiz bi bu var :D

Bundan herkes korkmaz.

Ben korkmam mesela.

Sanal & Real aynı benim için. Farklı bir şey yok. Absürd bir şey yok

Bundan çekinen insan zaten ifşaya katılmaz.
Kimin nerede gerçek nerede yapay olduğunu bilemeyiz.
Ben mesela;
aile arasında başka, iş yerinde başka, arkadaş ortamında bambaşka olabiliyorum.
Bunlar çok normal.

Tanidik bi kac kisi var. İs yerinden birileir de gormus hatta :d okuldan da birileri aa sen de mi buralardasin diye yazmisti bi aralar. Liseden de birileri cikti.

Gizlim saklim olmadigi icin pek problem olmuyor. Burda neysem hayatta da oyleyim :( bu nicki baska ortamlarda da kullaniyorum, arayan bulabiliyor.

liseden arkadaşım görmüştü beni, başka görüp de söylemeyen olduğunu düşünüyorum.

4 sene falan önceydi bu. ifşa kafası mantıklı gelmiyor artık. hele kimileri ego kasmak için yapıyor ona gülüyorum çok.

ego kasman için dediğimi açıklayayım da hemen kıskanç demeyin, sonrası anketlerde kim güzel/yakışıklı diye biri illa duyuru açıyor, altında da en çok bunlar aktif oluyor. gibi. neyse konu o değil.

anonim bir nick ile sorman gereken şeyler varsa, özel sağlık sorunları, trollemeler, iç dünyandaki sapkınlıklar gibi, herkesin yaptığı gibi başka hesap al onla sor. diğer açıdan insanların bazıları da buradaki nicklerindeki ün için yaşıyor. çizgi olşturup bozmadan ilerleyip, trollse troll, saygınlıksa saygınlık bekleyerek geçinip gidiyorlar.

arkadaşlarım nickimi biliyor. ilgi alanlarımı bilenler de gayet kolay bir şekilde tanıyabilirler beni.
iş ortamında belki biraz daha kapalı ve resmi olunduğu için tanınmak istemem sadece.

Beni kimse tanımıyor bende kimseyi tanımıyorum

Sorun yok

Sadece bir kere fotoğraf paylaştım. Bir gün tekrar paylaşır mıyım bilmiyorum ama açıkçası tanıyan olup olmaması umurumda değil, olacağını da hiç sanmıyorum. Buraya ne yazıyorsam gerçekte de aynı şeyleri söylüyorum, kripto değilim.

büyük ihtimalle eski adıdır veya bir köydür.
eski defterler açılmalı. o ilin tarihini bilen yaşlı insanlara sormak işe yarayabilir.

kartacali makedo ile akraba olma olasılığınız nedir? nickleriniz de yüzünüz de çok benziyor :D

aaa valla gelmiş :)
yok akraba değiliz. kartacalı değiliz biz macırız. :D

hitler bıyığı mı o :))

yok benim sakalım bıyığım biraz şekilsiz. senelerdir aynı seviyede artma azalma hiç yok. gölgeli alanlarda bıyıkım hitler bıyıkı oluyor.

ahhah abi çok benziyorsunuz. simulasyonda hata mı oluştu anlamadım :))

kimmiş ki o ya?
kartacalıııı....
kartacalı makedo...
kartacalı...
kuyucaklı yusuf olmasın?

okul yönetmeliğiyle senin bursunun alakası yok ki. bursu nerden alıyorsan oraya soracaksın ya da burs verenin belirlediği kaideleri okuyacaksın.
bence bursun kesilir.
ama en doğrusu onlara sormak.

nasıl alâkası yok anlamadım? yatay geçişle gelip burs başvurusunda bulundum %50 burs verdiler daha sonra %25 başarı bursu eklendi. bursu okul veriyor niye onların yönetmeliğine bakmayım?

bursu başka bir kurumdan alıyorsun sansım, sori.
çori çori ham gori se

ama sen yine de okula sor.
işini sağlama al.

okul yönetmeliğine bakmakla doğru olanı yapıyorsunuz. İlgili bilgiyi bulamadıysanız öğrenci işlerine danışın. Uygulama okuldan okula değişebilir.

okul sana 8 dönem için burs veriyor anladığım kadarı ile. sen dondursan da dondurmasan da, dönem senin transkiptine işleneceği için bursun kesilir. zira sen o ara verdiğin dönemi kodladığında, 9. döneme geçmiş olacaksın.

Once Turkiye'de hakim olur sonra Avrupalilar Turklerden ikinci el satin alirlar.

trafik kekoları varken otonom napsın, türkiye'ye hakim olamazlar.

istanbul ya da herhangi bir şehir trafiğini çözmez bunlar, trafiğin genel sorunu ideal araç sürmek değil ki. 1000 araç 100 araçlık yolda gitmek isterse illa ki birileri birilerini bekleyecek.

otonom araç mı?
istanbul trafiğini otonom araçla da çözemeyiz bence.
zira istanbul'un altyapısı, bağlantı yolları, şehir içi yolları yetersiz.
15 milyon insan avuç içi kadar yerde yaşıyor.
istanbul'un yüzölçümünü bir başka şehirle karşılaştırın, mesela düzce ile, bu insanların nasıl sığdığını göreceksiniz.

otonom da olsa birbirlerine yol vermek zorunda kalacaklar. yol vermek için bir taraf yavaşladığında ya da durduğunda al sana trafik çilesiiiii.
hayır olsun.

ama mesela şehir merkezine araç sokmak veya trafik sorunu olan caddelere araç parketmenin önüne geçilir, toplu taşıma teşvik edilir ve toplu taşıma araçlarının seferleri arttırılır, ve bu araçların daha kaliteli seyahate imkan tanıması için gerekli değişiklikler yapılırsa bir nebze rahatlar diye düşünüyorum.

Ben senin benim omrumun tr de bunu goremye yetmeyecegini dusunuyorum. Cok uzagiz o altyapiya ve kulture.

minibüsçüler azalarak bittiğinde.......

Otonom araçları otonom kullanmak zorunlu değil. Dolayısıyla asla!

bizim vizyonsuz tipler doluşmuş yine. bunlara 30 yıl önce sorsan "kim akşamları oturup bir kutuya bakacak" falan derlerdi. 10 yıl-15 yıla başlarız görmeye.

Değilse de bunu söyleyen iyi bir sürünmeli karakollarda adliyelerde. Yakınında özel harekat merkezi falan yok mu? Git sor istersen. Onlar nasıl bölünemeyeceğini anlatırlar.

olmamalı ama suç. hele ohal varken.

Tarihte bunun suç kabul edildiği ve edilmediği durumlar olduğundan bunun cevabının aslında çoğu durumda olduğu gibi "sahip olunan güç" ile alakalı olduğunu düşünüyorum.

Güçlüyseniz,bu, ülkenizin bölünmesinin sadece yargı ve yasama ile değil yürütme ile de garantiye alınacağı şekilde, yürütmenin aksi hallerde yargılanmak suretiyle suçlu bulunabileceği veya ehliyetinizin alınması gibisinden bir tür cezai yaptırımı olabilecek bir eylem.

Güçlü değilseniz yasanıza rağmen bunun konusu ettirilir ve federasyonlar tartışılmaya başlanır. Bir federasyonu oluşturma iradesi ülke içerisinden geliyorsa bu genelde sömürgecilik dönemini sömüren tarafta yer alarak atlatmış ve size yaşatmadığı rönesansı, reformu kendisi yaşadığından temel haklarına el sürdürmemeyi iyi öğrenmiş bir devletten bahsettiğimiz anlamına gelir.

Belki ülkenin bölünmesini gerektiğini düşünmeniz ile ülkenin bölünmesini istemeniz, bunlarıı sesli ifade ettiğiniz noktada, içerdikleri ve pratik edilmesini önerdikleri inisiyatifin derecesi anlamında sergiledikleri nüans dolayısıyla potansiyel tehlike addedilmeleri söz konusu olduğunda farklı değerlendirilen yargılardır. Bilmiyorum.

Ancak neyin suç olduğu ülkede kimin güç sahibi olduğuna bağlı. Bunun örneklerini her zaman görüyoruz aslında ülkeler üstü BM gibi yapılanmalarda da görüyoruz.

Oylamalarda G8'den 6-7 ülkenin onaylamadığı bir öneriyi ABD uyguladığı zaman ya da varolan yasamıza göre TC içerisinde aslında hükümetler ardı sıra ve günbegün suç işlerken siz bir vatandaş olarak güç sahibi yönetime payanda olacak sözleri sarf ettiğiniz zaman adınıza şikayette bulunulsa bile ya işleme sokulmuyor, ya sizi şikayet eden ettiğine pişman ediliyor, ya da göstermelik bir ceza alıp gizlice tahliye ediliyorsunuz.

Ya da aslında siz ülkedeki mevcut muktedir gücün çıkarlarına karşı söylemlerde bulunuyorsunuz ancak söylemleriniz halkın da çıkarlarının aleyhine. Bu noktada ceza almıyorsanız siz dış bir kuvvet kaynağının baskı noktalarından birisiniz. Yani güçlü değilseniz de güçlü olanın verdiği momentumdan yararlanarak suçunuzun gerektirdiği yaptırımı geçersiz kılmış olursunuz. Örnek Nagehan Alçı ve benzerleri. Tutuklanmadan önceki Mehmet Baransu vs. Hatta ülke çıkarına karşı hareket etmeleri için iktidara gelmelerine evvelden karar verilmiş hükümetler.

Siz vantuz balığı olarak köpekbalığına ne kadar yakınsanız ve köpekbalığının çıkarlarında rolünüz ne kadar enstrumantalse, yargılanmaktan o kadar muaf, yaptırımdan da azadesiniz, dolayısıyla.

Sorunuza verilecek hiçbir teorik cevap kıçınızı sağlama almanızı realist bir bakış açısı kadar sağlayamaz. Bununla beraber ülkenin bölünmesini isteyen insanları aniden beliren bir şimşeğin ikiye bölmesini de ben istiyorum çünkü isteklerini dile getirirken yaşadıkları yerin sadece kendilerine ait olmadığını çok kolay unutmaktalar.

anayasal suçtur.

hiç kimse benim izmir'den kalkıp bayburt'a turist olarak gitmek için vize başvurusunda bulunmamı zorunlu kılabilecek hadde ve hakka sahip değildir.

bu sınırlar içerisindeki her karış toprakta, bu anayasayı yapan ve yaşatan toplumun her bir ferdinin ayrı ayrı hakları vardır.

iyice ortaokul kantini gibi oldu ülkedeki seviye. ama sonuç itibariyle hukukun olmadığı bir ortamda işe gelmeyen her şey suç olabilir. durum da şu anda öyle.

Alıntıdır :

Anayasamız “federal devlet” şeklini değil, “üniter devlet” şeklini benimsemiştir. Anayasamızın 3’üncü maddesine göre, “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür”. Ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlükten yukarıda açıklandığı gibi “üniter devlet” anlaşılır. Dolayısıyla Türkiye’de federal devlet şeklinin kurulması Anayasaya aykırı olur.

@titiraprap
açık konuşayım. Bu duyuruda ciddi bir nicki olmayanın, ciddi konulara katkı sağladığını görmedim maalesef. Hayat öyle düşündüğün gibi toz pembe kelimelere mahkum değil.

tebrikler gerçekten mükemmel cevaplar. bir tane ''konusma ben konusuyorum daha bitirmedim'' düzgün cevap vermiş. ben yine de zahmet edip cevapladığınız için herkese tik attım. herkes duygusal cevap vermiş.

arkadaşım ben sıradan bir insanım. sanki istesem ülkeyi bölücem. ayrıca böyle bir niyetim olduğunu nerden çıkardınız. diyelim ki bana bu argümanlarla gelen biri var ve belki onu mahkemeye vermek istiyorum. özellikle 1adam direkt bana saldırmışsın. bana ne saldırıyosun. yıllardır bu ülkenin en hassas değerlerini ayaklar altına alanlara saldır. bana ne saldırıyosun.

şimdi olaya teknik olarak yaklaşacak olursak özel harekatmış yok seyahat özgürlüğümü engelleyemezsin falan filan gibi konuyu anlamsız şekilde genişletmeden bakmaya çalışın, birisi tivitırdan büyük harflerle ''ülke bölünsün istiyorum'' yazsa bunu da bir savcı görse ''vay bunu diyemezsin al sana mahkeme'' dese hakim de ''vay sen bunu diyemezsin al sana hapis'' der mi?

tamam anayasada ülke bölünmez bütündür yazıyor okey. ama mesela başörtüsüyle memur olunmaz da yazıyordu. ama biçok kişi başörtüsüyle çalışmak istiyorum dedi. mesela eşcinsel evliliği Türkiye'de yok. LGBTİ birisi çıkıp resmen evlenmek istiyorum dese özel hareketa sor der misin, demezsin. o yüzden duygusal davranmayın sadece bir soru bu. ben sanki ülke bölünsün istiyorum. ülke gönül açısından bölündü zaten. sanırsın ben böldüm. hiçbir tarafın diğer tarafa tahammülü kalmamış. sanırsın ülkeyi ben bu hale getirmişim gibi vay şöyle vay böyle.

Ülkenin bölünmesi konusu bir anlam kargaşası yaratıyor sanırım. Şimdi Yunanistan bizden birkaç tane ada tırtıkladı, Süleyman Şah Türbesi terk edildi vs. E vatan toprağı değil mi oralar? Evet. Bölünmüş olmadık mı biz şimdi? Ülkemizi böldüler demekki, bunun müsebbibi olanlar suçludur o zaman.

Ha yok halkı kin, nefret ve düşmanlığa sevk edip bölmek ise anlatılmak istenen, çok güzel bölündük zaten. Şu anda hiçbir ideoloji yan yana gelip uzlaşma sağlayamayacak derecede bölünmüş durumda. Toplum olarak herkes birbirinden ölesiye nefret ediyor.

Bölücünün büyüğü dağda değil.

Konusma ben konusuyorum +1

Bunu düşünmek, istemek, söylemek suç değildir bu amaçla eyleme geçmek suçtur. Ben de mesela doğuyu kürtlere verip batıda modern bir toplum yaratılmasının türkiyeye doğuya bağlı olmaktan daha fazla yarar getireceği düşüncesindeyim. Yalansa yalan deyin? Gerizekalı milliyetçiliği yapmayın burada

Yorum:
Bu memlekette işler masanın değil koltuğun işidir. Şimdiye özgü değil, hanidir böyle. Gitgide alenileşti, boyut değiştirdi filan.
Bi olgunun legal olma durumu kimin söylediğine göre değişiyor.

Kanun: Hukuçu değilim, bildiğim; fiile geçmedikçe, azmettirmeye yönelik olmadıkça, kişisel çıkar sağlama amacı gütmedikçe suç değil.
www.mevzuat.gov.tr

hahaha gerçekten komedi cevaplar var. bayburt'a gitmek isteyenler, hukuku hukukçulara bırakanlar falan asfsdf.

cevap veriyorum: yukarıdaki cümleleri kurmak suç değildir. suça iştirak bile değildir. düşüncedir. düşünmek ise suç değildir. "apo'yu severim, abdullah öcalan özgürlük şahinidir" vs demek de suç değildir.

bir fiil olmayan ve fiile dönüşme ihtimali olmayan hiçbir şey suç değildir, olamaz.

ancak; söylediğiniz şey yaralanabilir durumda olan bir takım insanların maddi veya manevi zarar görmesine sebep olacak bir şey olursa o zaman azmettirici olursunuz (bkz: azmettirmek). örnek verelim; meydana çıkıp "kürtlere ölüm" derseniz bu suçtur, çünkü peşinize takacağınız insanlarla birlikte kürtlere zarar verebilirsiniz. ama mesela izmir meydan'da çıkıp "türklere ölüm" derseniz suç değildir. çünkü türkler yaralanabilir durumda değildir. sınır aşağı yukarı burasıdır.

ancak2; bir grup kişiyle "ülkeyi bölmeye" (ülkeyi bölmek demek tam ne demek bunu da açıklarsanız hangi noktada durmanız gerekiği konusunda fikir verebilirim, yani 3 yaşındaki kuzeninizin türkiye siyasi haritasını alıp maket bıçağıyla çeşitli parçalara bölmesi filan suç değildir) meyleder ve/veya bu konuda harekete geçerseniz (tam olarak iştirake geçmeniz suç anıdır) bu evet suçtur.

not: hukukçu değilim. uzaktan alakam bile yok. ama örneğin metro çıkışında "türkiye bölünsün" başlıklı bildiriler dağıtmak suç değildir. (böyle bir planınız varsa beni de çağırın, yardım ederim).

konudan bağımsız not: hukukun çeşitli zamana veya mekana göre şekillendiğine inanan ve bu konuda ellerinden gelmeyeceğini düşünen pasifistlere hiçbir zaman aldırmayın. aklınızdan geçenleri ne kadar radikal olursa olsun söylemekten yazmaktan imtina ettiğiniz anda köleden başka bir şey olmadığınız anlamına gelir.

İçişleri Bakanlığı internet sitesinden rastgele seçtiğim iki açıklama:

www.icisleri.gov.tr
"Terör örgütü propagandası yapan, bu örgütleri öven, terör örgütleri ile iltisaklı olduğunu alenen beyan eden, halkı kin, nefret ve düşmanlığa sevk eden, devlet büyüklerine hakaretlerde bulunan, devletin bölünmez bütünlüğüne ve toplumun can güvenliğine kast eden, nefret söylemleri içeren 809 sosyal medya hesabı ile ilgili çalışma yapılmış, tespit edilen 358 kişi hakkında yasal işlem yapılmıştır."

www.icisleri.gov.tr
"Terör örgütü propagandası yapan, bu örgütleri öven, terör örgütleri ile iltisaklı olduğunu alenen beyan eden, halkı kin, nefret ve düşmanlığa sevk eden, devlet büyüklerine hakaretlerde bulunan, devletin bölünmez bütünlüğüne ve toplumun can güvenliğine kast eden, nefret söylemleri içeren 922 sosyal medya hesabı ile ilgili çalışma yapılmış, tespit edilen 227 kişi hakkında yasal işlem yapılmıştır."

@hayat aklini konusacak bir filozof uret, içişlerinin inisiyatif alıp inceleme yapması ve sonra yine yasal işlem yapıyor olması "terör örgütü övmenin" suç olduğunu göstermez.
iç işleri bir yargı organı değildir.

birisi @lucky strike'ın üstüne "suçu ve suçluyu övme" suçu atsın.

ortaya söylüyorum, siz anlayın: o kadar iyi biliyorsanız, çıkın deneyin bakalım.

ülkeyi bölmek istemek şu zamanlar dile getirilmesi o kadar tehlikeli bir şey değil zaten, merak etmeyin.

siz dinden girin olaya. yazın bir şeyler bakalım twitterdan. bakalım ne oluyor.

size şöyle söyleyeyim, artık geçti gitti ama ben ekşi sözlük davasında (baransu) dava edilen 12 kişi içinde üstü yeşil markörle çizilmiş iki kişiden biriyim.

isteyince rencide olacak adamı konyadan bile buldurdu baransu efendi. hani e muhtıra gerçekleşseydi ilgili bütün askerleri arabalarında evlerinde bombalar bekliyordu diyen jurnalci baransu.

olan şu: daha dava bile görülmeden "suç tekrar ederse 5-6 yıl hapis yemek" durumunda olduğum bir bildiri geldi savcılıktan.

oldu mu. "suç" diyor anlatabildim mi? isterse suçlusun.

ve şu dönem ülkeyi bölecek bir şey yaparsan suçlanmazsın, bölmek istediğini açıktan söylersen ama bu mallığı yaptığın için bölücüler senden kurtulmaya bakar.

duygusallık zart zurt diye saçmalamadan evvel ülkeye zaten bir bakarsanız soruyu sormanıza gerek kalmazdı. "üstünlerin hukuku vs hukukun üstünlüğü" muhabbeti boşuna yok.

TCK'da "rencide edici" gibi muğlak ifadeler istendiğinde esnetilmek veya daraltırmak için varlar. emsal davalar olursa düzgün bir ülkede artık kimi eylemler suç olmaktan kalkar.

diğer şaşırdığım şey ise ülkeyi bölmenin anayasal suç olduğunu bilmeni burada herkes bekler zaten. bunu ifade etmenin suç olup olmadığı ise bir değil birkaç maddeye, ifade şekline ve niyete bakılacağı için yoruma açık olacağından her bir durum ayrı bir vaka gibi değerlendirilecektir tahminim. emsaller kullanılsın istemezler o yüzden bu yorum özelliği youtube'daki replay butonunun kaderine mahkum. açık bir istismar var.

yani bunun örneklerini görmek sürekli mümkün. sorduğunuz soru sonrası cevaplara verdiğiniz yanıttaki istihzayı dönüp biraz bu soruyu sorabilişinizi sorgulamak adına kullanmış olsaydınız veya basit bir google amca deneyimi yaşasaydınız belki bunların hiçbiri olmayacaktı siz de bu "duygusal" cevaplarla karşılaşmayacaktınız. dip not da düşeyim: duygusallıkla doğruluk elmayla armut gibi, beraber varlığı çelişki yaratan bir şey değil. yani birisi hem duygusal olabilir hem de size yine de doğru cevap verebilir. insanlara şekil vermeye gerek yok, sorunuzu saldırı gibi algılayan yok zira. çoğu insan yazmış geçmiş zaten.

ben bunu yazıyorum zira burada kızdığım, kendini nimetten saydığı aşikar olan birine ait başka bir cevap var ve yanlışlıkta sınır tanımıyor.

natural-nerd.com

kendisi 5v kullanmış. ama 12v yi lm2596 ile düşüre de bilirsin demiş.

devre
natural-nerd.com

ayarlanabilir güç kaynakları var 3-12v arası sağlayabiliyor.
adaptör şeklinde hatta, fişe takıyorsun, kabloyu da uzatıyorsun istediğin yere. markası ataba idi sanırım. ucuz bir şey ve kolay. ataba'nın tek sıkıntısı çıkış ucunu kullanması biraz zor olabilir küçük bir aparat alman da gerekebilir. ya da ucuzu sökersin kablosunu devrene bağlarsın. 22 lira. şarj derdin olmaz.
1000 ma diyor.
www.mediamarkt.com.tr

arduino'ya 4 adet 1,5v pil de bağlayabilirsin.

gerilim bölmek için varsa elinde direnç de kullanabilirsin.

qobel'in dediği de basit bir yöntem.

Anam adam cok guzel anlatmis oraya bakmak hic aklima gelmedi. Hem tesekkur ederim hem ozur dilerim.

-twitter'ı bırak
-ulusal yayın izleme
-gazete işini komple bırak
-facebook'ta sadece ilgi alanlarına uyan kişileri takip et (ben toplasan 10 insanı falan takip ediyorum, gerisi sayfa/grup)
-instagram'ı da aynı şekilde temizle. 300 kişiyi birden takip etmek zorunda değilsin.
-sözlüğü sol frame üzerinden kullanma. orası dev bir database. sol frame bunun milyarda biri falandır. başlık arama kısmını kullan.

tüm bunları yaptığında tayyip'in ya da bilmem ne bakanının sesini 3 ay hiç duymadığın dönemler olacak. inanılmaz rahatlayacaksın.

reddit, feedly

gözden ırak olan gönülden de ırak olur mantığıle;
ya tası tarağı toplayıp başka diyarlara göçeceksin ya da tası tarağı toplayıp bambaşka diyarlara göçeceksin.
kaldı ki orada da türklerle karşılaşacaksın, ilaç fiyatlarından, kılıçdaroğlu'ndan, tarımın ölme noktasına gelmesinden bahsedecek ve ekleyecek: enflasyon!..

gündemimizden uzak kalmanın tek yolu gündemi kapatmaktır. evet...

Twitter'ı bırakalı aylar oldu, gazete, haber bunlarla zaten işim yok gibiydi. Sözlüğün sol kısmı bozuyor işi. Dediğiniz gibi yapabilsem güzel olacak. Twitter'ı tiksinerek bırakmıştım, Sözlük'ü ve Duyuru'yu bırakamıyorum.

İşin kötüsü uzak sayılabilecek diyarlardayım ve bütün günümü bilgisayar başında geçirdiğim için kafayı Türkiye gündeminden temizleyemiyorum. 30 günlük çelınc olaylarına mı baksam yahu tezi de bitiremiyorum bu sebeplerden. :(

sir gawain +1
Facebook'ta insan yerine keyifli sayfaları takip etmek, Twitter'ı komple bırakmak, gazete televizyonu zaten hiç umursamamak şahane. Reddit'te uplifting news diye bir sub var, onu takip edin illa gündem istiyorsanız, orada dünya çok güzel.

reddit +1

Kaçabilirsin ama saklanamazsın.
(bkz: Türkiye evlatlarına kendisinden başka bir şeyle meşgul olmak imkânını vermiyor)

Jimmy Bey çok doğru yav. Tam anlamıyla aşabilmiş kimseyi tanımıyorum Tr doğumlu olup da.

selam
gözlem doğru tenis raketi ne kadar küçükse kontrolü o kadar kolay olur ama gücü de o derece az olur. başlangıç seviyesinde gerekli güç çıksın diye büyük ama kontrolü zor raketlerle başlanır.
zaten büyük raketler güç raketi, küçükler kontrol raketi olarak adlandırılır.
kondisyonunuz çok iyi ve kollarınız güçlüyse kontrol raketi iyidir, ama yeni öğrenen biri için çok yorucu olur ve istenen tekniği oturtmak zor olacağı için tavsiye edilmez.

büyük raket-> scooter
küçük raket-> yüksek ccli motorsiklet gibi.
pro oldukça raketi küçültebilirsiniz.

büyük kafaya sahip raket yeni başlayanlar için ve biraz da sürekli slice vuranlar için.
genellikle kurslarda büyük kafayla başlatırlar, iş ilerleyince küçük kafalı bir rakete geçmek daha uygundur. el alıştıktan sonra daha çok kontrollü oynamak adına biraz daha küçük ve hafif raketler tercih edilebilir.

ayrıca 27 inç değildir o.
90 inç olur, 100 inç olur raket kafası 27 olmaz :)
ben mi yanlış biliyorum acep?

alandan bahsediyorsak 100 inç-kare civarı olması lazım doğru.

çocuk raketleri dışında raketlerin boyları standart 27 inch oluyor. Bazı modeller uzun raket tercih edenler için 27,5 inch olarak çıkartılıyor ancak bunlar piyasada çok zor bulunurlar.

Kafası normalden küçük raket dediğin gibi manevra açısından rahat da olsa, şu aşamada çok küçük kafalı raketlere yönelmen güç yaratma konusunda sorun yaratır. Vuruş tekniğini oturttuktan sonra raket kafasını küçültürsün, yeni başlayan birisi için 100 inch kare ideal kafa boyu olarak düşünülebilir, 98 ile de çok sorun yaşamazsın ancak 95 ve aşağısına inmeni önermem.

Ben ilk 98 kafa ile başladım, 8 sene geçti hala 98 kafa raket kullanıyorum.

çok güzel fikir ama ben olsam o filmin yanında değişik, hoşuna gidebilecek başka başka filmler de koyardım madem bu şekilde vakit geçiriyormuş. tek film vermektense bu daha güzel bi jest olurdu.

orjinalini bul al da öyle ver bari yahu.
güzel ince düşünce ama yani usul yanlış bence.

Orjinalini verebilirim hatta maliyeti daha az olur ama emeksiz olur. Evet ben de ustteki arkadas gibi yanına film ekleyecektim zaten. Benim sormak istediğim boyle jestler icin erken mi. Hani cok cepte mi hissedilirim.

işte tek bi tane film ver, orjinal ver.
emeksiz olsun, almış da vermiş, düşünmüş ama çok da özenmemiş olsun.
hem de klas durur.

makedona katılmıyorum, artık bilgisayarların cd sürücüsü bile yok yani :D

theseachange haklı, sürücüsüz oluyor bilgisayarlar artık. o sebeple ucuzundan bir de sürücü hediye etmek gerek :D:D
zengin durur şşşş suussss... :D

bu halde ben de oyumu flaşa veriyorum.

orijinalini alman şimdilik saçma olur. flaş bellek daha samimi. flaşını iyi temizle bu arada :)

Aynen dvd'nin de bu sikintisi var klas durmasinin yaninda. O zaman flash.

Yeni flash alacam ya zaten masraftan kacmiyoruz:)

tabii ki kullanabilrsin. şöyle bir şey lazım ama;
www.hepsiburada.com

her yerde kullanılır ancak şık durmaz sanıyorum.

sadece şerit alınca sonadan takılan trafolar çok takoz oluyor malesef. hazır kitlerin ufak minnak adaptörü oluyor onlar daha rahat oluyor. wish'te 2-3€'ya bulunabiliyor. örnek bu: (git: www.wish.com)

mungojerry'nin dediği gibi adaptör (led trafosu diye geçiyor) takman lazım, o adaptörün de kapasitesini (amper) şeridin uzunluğuna/gücüne göre ölçüp seçmen gerekiyor. o yüzden ya internette kendinden trafolu modellere bakarsan daha sağlıklı olur, veya bir yerde hesapla o şekilde edin.

ha bi de bunların böyle çok renkli kumandalıları oluyor, onlar da işine yarayabilir belki bilmiyorum.

mutlu değilim ama keyfim yerinde.

scontent.cdninstagram.com

Derdim yok çok şükür. Mutluluk diye bir kavram da tanımıyorum.

İçinde bulunduğum hali AlsterWasser çok iyi tanımlamış +1

Mutlu değilim ama keyfim yerinde

Mutlu değilim, gelecek kaygım var. Nasıl bir hayatım olacak diye çok düşünüyorum.

Mutlu degilim. Yönünü bulamamış yelkenli gibiyim. Kafam hep karışık.

Genele vurursak 1 senedir mutsuzum aslında ama geçtiğimiz perşembe sabahından beri aşırı mutsuzum. En büyük derdim işle ve kemoterapiyle ilgili şu an. Şimdilik kemoterapi benim için değil ama yakında çevremdeki bazı insanlar kanser edecek bence beni.

ölmedik çok şükür yaşıyoruz ama son 2 yıldır kötü giden hayatımda en azından bir noktayı düzeltebildim bu hafta.terfi alıyorum yarın,sevindirici ancak aşık olduğum kişi beni başkası için terk etti kısa süre önce,o yüzden mutluyum diyemiyorum.

çakal yigenim ayagimi isirdi canim yaniyor.Onun disinda derdim yok.

Bu soruya genel bir cevap veremeyeceğim, bu aralar borderline takılıyorum ya çok mutluyum ya da dipte.

Mutlu değilim.

değilim

Ben sürekli ağlamak istiyorum, sürekli. Tam 1 hafta önce de böyleydim. Hatta 2 hafta önce de böyleydim. Arada 2-3 gün gidiyor ağlamam, sonra yine boğazıma düğüm

bir sure once mutsuzdum. ama sonra hayatta bazi seylerin farkina vardim. ne kadar sansli bir azinlik icinde oldugumu anladim. mutluyum. hayatim guzel.

mutlu olmanın nasıl bir şey olduğunu hatırlayamayacak kadar sıfırladım kafamın içinden.
"Bizim gibilerin hayatında güzellikler, kısa süren aydınlıklardır. Bizim gibiler, başkalarının yaşantılarına kısa bir süre için girerler. Uşak rolünde sahneye çıkarlar. Kötü bir yaşantı, fakat iyi bir oyun."

Mutlu olmaya, hayattan keyif almaya çok müsait bir bünyem var ancak bazı koşullar yüzünden bir süredir mutlu olamıyorum.

Değilim

Bilmiyorum, şu an bunu düşünecek halim bile yok

zaman zaman mutsuz olsam da bu günüme şükür diyorum.

Mutsuzum ama depresif değilim en azından.

Bildiğin mutsuzum. Hatta huzursuzum. Sonsuza kadar bütün bantlara çarpıp deliğe bir türlü giremeyen bilardo topu gibi yuvarlanıyorum.

Ja. Mutluyum. Ama duyuru ilanımı siliyor cinsel içerikli diye. Ona canım sıkkın.

mutlu gibi görünen bir mutsuzum.
yalnızım, işsizim, parasızım, pasaportsuzum.
evde yeğenim olduğu için bütün ilgiyi o çekiyor, kimse benimle takışmıyor, dolayısızla sorun hissetmiyorum ama sorunlarım var.

Yarım bardak bira içtim. Şu an mutluyum. Mutluluk bazen bu kadar kolay. Inşallah bizimkine mesaj atmam tabii.

Mutluyum :)

son 6 ayı düşünürsek değilim.

bir gun mutluyum bır gun mutsuz.

ama gerçekten samimi olarak mutlu degılım

Derdim var birtakim. Hayatin genel kosturmacalari ustune art arda bircok sey geldi basima. Bir de cok yakinlarimin saglik sorunlari var, asilmasi zor, bununla ic iceyim. Dolayisiyla, "Oh, mutluyum" demek icin mazosist, vb olmam gerekir su donemde. Dusunmuyorum mutlu ya da mutsuz olmayi cok fazla, nasil hissediyorsam oyle yasamaya, kendime karsi cikmamaya, guclu olmamaya calisiyorum. Radyoda guzel sarki cikinca, guzel bir yemek yiyince, gunes cikinca mutlu oluyorum ve iyisiyle kotusuyle yasamayi cok seviyorum.

yarım saat uzaklıktaki elginkan vakfı'ndan alabilirsiniz temel ve ileri seviye olarak.

elginkan'ın kurslarını takip ediyorum ancak bütün kurslar 13 ocak'ta başlamış görünüyor. ama ben sistemde 2-3 günde bir kontrol ettim kurs planında görünmedi. uzaktan eğitimin de kontenjanı sürekli dolu görünüyor.
zaten yarım saat de değil aramız daha uzak.
izmir içinde bir yer arıyorum.

pintipanda oynadı onu, bütün seriyi izledim, harika oyun bence. senaryosu sağlam, grafikleri sağlam.

yılbaşında ilk kez xbox alıp oynadığım oyun, kutunun yanında beleş geldi :) . şimdilik keyifli gidiyor. karakter gelişimini ön plana almışlar gibi. level mantığı olduğu için yan görevlerle gerekli level'a gelmeden ana görevde bişey yapamıyorsun/yaptırmıyor.

bu arada yaş 35, prince of persia'nın orijinalini oynamış birisiyim, atari salonlarında büyüdüm.

Grafiklerine asik oldum. “Ellerine saglik, ne de guzel yapmislar” demekten oyuna dalamiyorum. Muhtesem. O otlar, taslar, sularin akisi, gunes isiginin kirilmasi... Cogzel ya. Oynama da kutuphanende sakla, o da olur. Kiyamiyorum. Cogzel o grafikler. Keske tasarimci olsaymisim. Modeller harika. Cogzel oyun.

Ac fanıyım. Unity çok sevdim, black flag sevmedim, syndicate oynamadım :) Ama Origins güzel olmuş araştırma hissi çok iyi, piramitler çok iyi, mısır efsane, iskenderiye feneri çok güzel. Grafikler inanılmaz, hikaye çok iyi değil ama uff bu ne ya denmez. Ac serisi özellikle ilgimi çeken tarihlerde ve şehirlerde geçerse benim gözüm dönüyor. Direk hype oluyorum. Dövüşler For honor - witcher karışımı çok iyi olmuş, duvarlara tırmanışlar falan daha oturaklı olmuş, yan görevlere bile uzun uzun diyalog hikaye eklemişler yakışmış. Sezar var la? Sezar

Önceki ac'ler ile alakası yok bambaşka bir oyun yapmaya çalışmışlar. Başka oyunları örnek alarak çok şey eklemişler ama emanet durmamış yakışmış. Ver para al, 1 dakika bile düşünme. Pişman olmazsın.

Bu arada bir sonraki oyun Roma'da geçecek diyorlar. Efsane olur.

Eazy +7294872

Grafikler kalpkalpkalp. Cogzel. Harika. Muhtesem. Grafikler muazzam.

Aa dogru, o kadar konustum ama grafiklerden bahsetmedim. Cogzel ya, grafikler muthis. Supersonik grafikler. Off. Inanilmaz. Harika!

Boğazlar sözleşmesi 2023'te bitecekmiş gibi bir algı var ama o sözleşme sonsuza kadar devam edecek, bunlar futbolcu kontratı gibi belli bir süreyi kapsayan anlaşmalar değil, barış dönemi devam ettiği sürece devam eder, yenisinin yapılması için de benzeri süreçlerin yaşanması gerekir. O nedenle bedava boğazlar varken kimse para verip geçmez.

şöyle bir güzelliği var. eğer montrö'ye dahil kabul edilirse, burası boğaz statüsü göreceğinden, gemiler buraya yönlendirilebilir. eğer dahil kabul edilmezse, türkiye için inanılmaz bir stratejik alternatif olur. her durumda kazançlı.

ama şahsi fikrim masrafına deymeyecek ve çılgından ziyade henüz gereksiz ve önceliksiz bir proje olduğu...

ihtimal vermiyorum ama, montrö'ye dahil edilirse zaten ekonomik olarak hiçbir katkısı olmaz.
bir boğaz yerine iki boğaz olur istanbul'da gemiler istediğinden girer istediğinden çıkar kimseye de hesap vermez.

ben de şahsen anlam veremiyorum. bu kadar büyük projeler yerine kalkınmayı daha kısa sürede sağlayacak projelere yatırım yapılsa daha çok işe yarar.

yok ayrı bir kanal olsa montrö'den ayrı, o zaman da herkes halihazırda uygulamada olan montrö'yü devam ettirecek, beş kuruş vermeyecek.

neresinden tutsak elimizden kalacak gibi geliyor. yanlış mıyım?

Boğazın içini doldurup kanal istanbul'u da boğaz olarak değil kanal olarak kullanırsalar anca öyle işe yarar.

Bu nasıl acil iş arkadaş? Ameliyat mı yapıyorsunuz ofiste?

Hayir ameliyat yapmiyorum gunluk tv programi yetistiriyorum. Onun icin gun kaybi luksum yok.

elektrik idaresine gideceksin, derdini anlatacaksın.
biz öyle yapmıştık. ama veznede falan çözülmez bu iş teknisyenlerle konuş. onların orada bir de şefi vardır, işte o şef var ya o şef, o şef kilit adam.

Başlığı düzelt ki duyuru'nun başına bi iş gelmesin. Çok tehlikeli bir başlık bu. İçerik de öyle aslında.

yarın gel düneydoğuda hewal olarak başla.

Adamlar kestiyse elektriği büyük ihtimal sayaç üstündeki son sayıyı aldılar. Yeniden bağlamak için geldiklerinde sizin kaçak bağladığınız ortaya çıkar bir de kaçak kullanma yüzünden hakkınızda işlem yaparlar. En temizi yarım gününüzü ayırın, gelip bağlasınlar.


not: adam en azından "kaçak elektrik kullanamıyorsak elektriğimizi kesin" demiyor.

Ortağın babası yapsın işlemleri işte. Ya da birine rica et yapıversin. Atla deve değil bu işler.
Başlık ve içeriği gidebilir. yaren+1

Baslikta yasal olmayan birsey yok. Kullanayim da odemeyeyim demiyorum. Once kullanayim sonra odeyeyim diyorum. Hane aboneliginde belli bir miktara kadar kacak kullanima girmiyor. Isyerinin oyle bir luksu yokmus pasa pasa geldim elektrik aciliyor. Sorun yok tesekkur ederim. Kayip kacak bedelinden sorumlu degilim.

doğalgaz şirketinde çalışıyorum. sorgusuz sualsiz hayvan gibi ceza kesiyoruz üstüne hırsızlıktan suç duyurusunda bulunuyoruz. yasalar bize bu hakkı veriyor. hapis cezası çıkanlar var.

mesaj atıyorum, silmeyiniz duyuruyu.

Sevgili sözlükdaşlarım uyardı,hemen geldim buyurun?

Gruptan çıkmazsın şu kişi numarasını değiştirdi şeklinde grupta bildirim çıkacaktır

Yeni numaranı bilmeleri gerek. Eski numarana mesaj atarlarsa sana ulaşamazlar

yeni numaranda eğer aynı google hesabını kullanacaksan, google hesabındaki numaranı değiştirmiş olursun. numarayı değiştirdikten sonra whatsapp gibi uygulamalarda oturum açarsan numaranın değiştiği bilgisi gider.
ben böyle biliyorum.

saça bakma saçım uzundu o zamanlar.
şimdi daha güzel.
mesaj atın bana :D:D

Sınıfın esprili çocuğu

ihihihi
öyleyimdiiiiir

kavalalı, kavalalı sen misin!

pardon makedonmuş ya.

www.youtube.com

www.youtube.com

Bunlar değil yine de sağolun

bu?
youtu.be

@imnotsureabout ı ıh ama bu da oldukça güzel teşekkürler :)

Etmiyorum. Bana güvenmeyen sevgilim olmasın.

Etmiyorum elbette. Diger insanlari yedekte tutuyorsam o sevgilim de sevgili degil aslinda demektir.

Sadece biri, eski friends with benefits tarzı birinin ekli olduğunu biliyordu. Çıkarmamı istedi, çıkardım ben de. Onun dışında olmadi hiç.

tabiki hayır. Şunu çıkar bunu çıkar denmesinden haz etmiyorum uğruna ölecek kadar da aşık olsam, soğurum böyle bi durum olunca. Ha unfriend olmaya layık olanları sevgilim var diye değil hakettiği için unfriend yaparım :)

Sevgilim istemesin böyle şeyler diye pek anlatmam bu yüzden. Eğer sosyal medyadan silinmesi gereken biriyse ki bir kaç kişi böyleydi kendim siliyorum zaten.

çok şükür böyle salak kezolarla değil sevgili olmak, iletişim dahi kurmuyorum ama sevgilim belli biriyle görüşmemden haklı bir gerekçeyle rahatsızlık duyuyorsa hem onun gerekçesini hem de diğer kişiyle ilişkimi göz önünde bulundurarak böyle bir karar alabilirim. atıyorum sevgilim "ben bunu sevmedim, tehlikeli bu kız" deyip de durduk yere bir arkadaşımı silmemi istiyorsa bundan hoşlanmam; o an o kişiyi silsem bile sevgilim de gözümde karizmasını ciddi anlamda çizdirmiş olur. çünkü bunun anlamı "ben sana güvenmiyorum, sen ilişkisi varken başkasına bakmayacak olgunlukta biri değilsin, benim kontrolümde olman lazım"dır ve bu çirkin bi' şey.

ha ama eski bir flörtüm eklidir mesela, muhabbetimiz falan da yoktur, onunla hala herhangi bir platformda iletişim kurabilecek pozisyonda olmam canını sıkıyordur... o zaman siler geçerim aq, beybimin kafasının rahat olmasından daha önemli değil.

ben arkadaşlarımı silmemek için sevgili yapmıyorum.

etmedim. ama isteseydi ve gerekçesi mantıklı olsaydı silerdim. ama onu rahatsız edip de böyle bişi istemesine sebep olacak bi duruma da düşürmedim onu.

ben ondan istedim ama. açık açık ona sarkıntılık eden biri vardı, gece yarılarında arıyodu bunu. sevgilim var dediği halde. ben de aramasın sil engelle dedim. bi kaç yerden sildi ama numarasını silmeye kıyamadı... ayıp olurmuş...

Etmiyorum, her şeyi de anlatmıyorum. Çok nefret etmediğim sürüece birini arkadaşlıktan çıkarmam.

Sevgilim beni yerime kendince potansiyel tehlikeleri unfriend ediyordu. Şimdi kendisi unfriend oldu.

Takipçi satın alma haricinde:

-Takibe takip
-Anahtar etiketler.

fotoğraflara bol bol etiket ekle ve keşfet kısmında bol bol fotoğraf beğen.
birkaç yere bulaşınca ilgili olanlar gelip seni buluyor.

Pili bitiyor. Dedemin verdiği kaliteli bir saat vardı, o da pili zayıflayınca geri kalmazdı ama biraz durup birkaç saniye birden ilerlerdi. Güzel özellik.

kırmamışsındır da çıkarmışsındır.
kırsaydın duramazdı.

olabilir burda da uc saniyelik takilmalar oluyor, ben de neden bu diyordum.

yok ama almak istiyorum
kendim yapamam
dışarıdan alırım.
hoşuma giden bişey bulamadım henüz.

9-10 kadar düş kapanı resmi var, a4, kendim boyamıştım.

Kaç tane olduğunu bilmiyorum, tüm evde 10-12 tane sanırım. Bir de asmadıklarım var. Seyahat ederken beğendiklerimi alıyorum veya galerileri gezerken bütçeme uygun olanları. Hepsinin ebatları farklı.

evde asılı hiç tablom yok, olmadı, almam da sanırım?
ilgimi çekmediğini şuan daha net fark ettim. (:

Yatak odamda kanvas tablo üstüne basılmış bir Londra resmi var.
Salonda bir adet A3'ün iki katı ne oluyorsa öyle Friends dizisinden alınma meşhur sözler posteri var çerçeveli. Bir Buddha posteri var "try not to be a dick" yazıyor. Bir tane A3 boyutunda tarihte önemli roller oynamış feminist kanaat önderleri posteri var.
Bir de yeni hediye gelen Harry Potter ile ilgili bir süs var.

odamda bunlar;

1- www.puzzlehouse.com

2- www.hobbiesandbeyond.com

mutfakta bu var;

3- www.panelkirtasiye.com

sırasıyla
1- 2000
2- 1000
3- 1500 parça.

8 yıl önce falan d&r'da gördüğüm 5.000 parçalık bi tablo var, bulabilsem alıp mutfaktakiyle değiştireceğim ama bulamıyorum. duyuru bile açmayı düşündüm ama tarif yeteneğim yok, bulduramıyorum. bir masaya kuşbakışı açıdan bakıyor, tabaklarda şekerlemeler var, yabancı çikolatalar, pastalar, kurabiyeler falan.

2 tane a3 tablo var. biri hazır birini kendim yaptım. 1 tane de puzzle var 1000lik. (salon bunlar)

kendi odamda fotoğraflar var.

www.biletix.com

bu etkinliğe katılıp kendi çizdiğim resim de duvarımda olsun istiyorum ama bir türlü gidemedim, bir arayışınız varsa böyle birşey düşünebilirsiniz. Resimler programa ve şubeye göre değişiyor.

1 tane var, yağlıboya, kendim yaptım. Bayağı büyük ama tam boyutunu hatırlamıyorum şu an.

bir tane kendi yaptığım tablo odamda var. a4. nü bir resim

bir tanede salonda yine kendim yaptığım baya büyük bir tablo var. deniz manzarası.

3 tane asılı 5 tane de asılmamış ama bir platformda dizdiğim var. Asılı olanlaro aldım, asılmamış olanlar arkadaşımdan hatıra. Onun da anneanne ve dedesinin evindeydi bana verdi vintage tarzda çizimler. Boyutlar a4 den biraz büyük.

Benim de yaptığım 20 küsür tane var. 35x50 boyutunda olunca hem asamadım hem de seçemedim. Soyut şeyler bunlar da.

evdeki nerdeyse her odada, koridorda ve mutfakta tablo var, bazıları alınık, bazılarını ablam yaptı, bir tanesi puzzle, ben de karakalem yapıyorum ve beğendiğim iki tanesini asmak için çerçeveletmeyi düşünüyorum.

Yok ama yakında bi suluboya koyacağım.

Iki tane a4-a5 arasi tuval var, bu ikisini kendim yapmistim. Biri kendi vucudum, digeri Marilyn Monroe
Bir tane a3'ten biraz daha buyuk cerceve icinde puzzle var, kendim yapmistim onu da. Munch-Ciglik
Bir tane de a2 buyuklugunde yarim cm kalinliginda posterin yandan yemisi var. Zeki Müren bu da. Arkadasim copten almis.

Bizans harici Roma, cesitli formlarda 1000 seneden fazla yasamis bir devlet. Bu sure icinde tabii ki cok cesitli ekipmanlar kullanilmis. Zannedersem aradigin Augustus doneminden itibarenki migferler, "galea" deniyor, oyle aratip ulasabilirsin.

Bu arada bu isin piri Giuseppe Rava, ondan ilham alabilirsin.

edit: Bir de Andrey Karashchuk.

çok iyi oldu bu teşekkürler.

i.pinimg.com
sanıyorum bu bir legatus.

dur bakalım belki faldan anlıyor, belki araban olur, birlikte gezersiniz.
üç vakit bekle, araban olmazsa sallarsın :D

kahve içmeye mi çağırıyorsun dağın başında piknik yapmaya mı? o detay önemli.

ortaköye kahve içmeye falan :D

arkadaşa teşekkür et ve yeni adaylara yönel.

arabayı alırsın kız seninle birlikte olur. sonra arabanın markasına takar daha iyi bir araban olsun ister. salla gitsin dostum. yol ver gitsin.

Salla. Arabayla doğmuş anasından.

Sabaha birak kizi

araba kirala. (bu mevzuyu tereddüt edip sorma ihtiyacı hissedene göre cevap)
postala (normal cevabım)

Çek bi tofaş altına.

''araba için vermek'' diye bir şey gerçekten var. güzel anadolumuzda (çoğunluk için) kadınlar da erkeklerden farklı bir seviyede değil. kendi seviyenizdeki insanlara yönelin derim.

Araba kirala, istediğini al. Bu taktiği fiyat/fayda analizi ile bütcem elverdigince surdurebildigin kadar sürdür. Ona istediği seyi ver ve ondan istediğin seyi al.

@gang leader of wasseypur

"yahu benim kız da orospu oldu ama ben senin kadar güzel anlatamıyorum."

eksisozluk.com

Göte gör demekten kastınız orospuya orospu demekle benim için sıkıntı yok. Verdiğim linkin ana teması o zaten. Size göre bir kadının bir erkekten ona vereceği cinsel haz karşılığında maddi herhangi bir şey talep etmesi gayet doğal. Benim için de gayet doğal. Sadece kadının orospu olduğu gerçeğini kabul etmek gerekiyor şu noktada.

Ayrıca o kadınlar ya da o erkekler benim zerre umrumda değil. Umrumda olan o kadınları savunmak için bir sayfa yazı yazıp orospuluğa mazeret bulmaya çalışmak.

Hayır efendim, alakası bile yok. Sizin savunduğunuz kavram, en yakın haliyle, “erkek seks ile karşılığını alıyorsa kadın da buna karşılık bekli materyalist taleplerde bulunabilmelidir.” Bu da düpedüz orospuluk zaten. Üstelik benim selam karşılığı para alanlarla ya da bu tarz araba mevzusu yapanlarla en ufak bir derdim yok. Her körün topal alıcısı olur. Alan mutlu veren mutluysa beni bağlamıyor.

Ancak, çıkıp da kadının orospuluğunu “ama erkekler sekste başarısızlar, keyif alamıyoruz,” sığlığına ve ağlaklığına getirip kendi kötü tecrübelerinizi başka kadınların orospuluğunu haklı çıkarmak için kullanırsanız orada dur derler insana işte. Hele ki, saçma sapan kelime oyunlarıyla gelip bana orospu ruhlu demeye kalkarsanız zaten haddinizi fazlasıyla aştığınızı kanıtlamış olursunız ve aynı zamanda da gözümde kayda alınmaya değen biri olmadığınızı pekiştirirsiniz. En nihayetinde, son kertede, neye inanıyorsanız onu savunmaya devam edin. Tartışma benim için bitmiştir.

Araba al da binelim de.illa erkeğin arabası olması gerekmiyor günümüzde.araba bu nereden baksaniz en az 50 bin.bakkaldan sakız almıyorsun uz.

Araba kirala, al gülüm ver gülüm yap yapabildiğin kadar; anladığı bu demek ki.

Ayrıca, sen git ben geliyorum +1

Eger universite öğrencisi isen gec o kizi eger çalışan isen hakli talep.

önce duyuruya cevap: salla

sonra @sen git ben geliyorum'un sabrını takdir ettim.

son olarak da materyalist olmak sorun değil, dengesiz olmak sorun. maddi manevi bir olayın veya durumun bütün riskini ve maliyetini karşı tarafa yıkamazsınız veya üzerinize almanız da sağlıklı değildir. sizle bu riskleri ve maliyetleri maddi manevi paylaşmayan kişi ideal değildir.

'iyi seks' ise üzerinde çalışılması gereken bir konudur, iki taraf elinden geleni yapmak zorundadır, olmazsa da olmuyordur, iş 'kötü sevişiyor ama parası var o zaman bana lojistik sağlasın'a gelirse o noktada niyet başkadır. buna ister eskortluk deyin ister orospuluk...

Bu kizin simdiye sana siktir cekmesi gerekiyordu aslinda ama baskasi yok demek ki su anda elinde. Yanlis anlama sorun sende degil, genelde araba yoksa muhattap olmayi birakirlaer cunku.

gençler olayı felsefik boyuta getirmişsiniz :) Salladım bilesiniz :))

Böyleleri tehlikelidir şimdi buz dolabında herşey olsa bile ciklet yok deyip kavga çıkartırlar en iyisi ayrıl

kızı çağırdığın yer ona ters, uzak bir yer olabilir mi acaba?

Onlarca satır felsefe yapmadan evvel düz mantık bakmak lazım bazen.

erkeğin sırf seks amacıyla çeşitli eylemlerde bulunmasının toplumca "orospuluk" gibi kötü bir etiketle belirtilmiyor olması, aksine kadının karşıdan gelen bu isteği "kendi şartları altında" kabul etmesinin "karşılıklı alışveriş" olarak düşünülmeyip "orospu" diye yaftalanması gibi ikiyüzlülüklerden bahsetmek gerek bu soruya cevap verirken.

soru özelinde erkeğin tek amacının seks olup olmadığını bilmiyoruz ama kadın hayatını bu ön kabülle yaşıyor olabilir. nasıl ki duygusal olarak çöküntüye uğrayan erkekler "nasıl olsa kadınlar hep üzüyor, bağlanmayacağım, bundan sonra siker geçerim" diye bakabiliyorsa ilişkiye, kadın da "nasıl olsa tek istekleri seks ve beni önemsemiyor, ben de onu değil kendi hayat kalitemi önemserim" diye düşünüp ilişkilerine bu yolla bakabilir. benim için iki tarafta da sorun yok ama bu hareketi erkek yaparken "normal" bulup kadın yaparken "orospu" demek bu tip sorunların kökenini oluşturuyor.

kadınların erkekten beklentisinin maddiyat olmasının ana sebebi erkeklerin kadınları maddi güçleriyle kazanmaya çalışması; toplum olarak hala yerleşik hayata adapte olmuş ilk insanlar seviyesinde olduğumuz için bu tarz çarpıklıklar yaşanıyor. olayı "kadınlar orospu olmuş ağbi" sığlığında düşünerek bir yere varamayacağımız için toplumca biraz daha sorumluluk hissedip farklı bakış açılarıyla düşünmemiz lazım.

senin bir ilişkiden beklentin somut açıdan karşılıklı alışveriş değil ise tabii ki sallayacaksın, ben senin yerinde olsam "kirala da gezelim o zaman :))))" derdim. ya da samimiyetine mi inanıyorsun, "at 100 lira kiralayalım bebeyimmm" dersin.

Kendi alsın madem araba alla alla ya. Şu maddi olanaklarına göre partner seçen hemcinslerime sinir oluyorum.

Böyle para yiyen erkeklere (bkz: jigolo) deniyor.

Kavramlar ve kafalar karışmış iyice.

'nasıl ki duygusal olarak çöküntüye uğrayan erkekler "nasıl olsa kadınlar hep üzüyor, bağlanmayacağım, bundan sonra siker geçerim" diye bakabiliyorsa ilişkiye, kadın da "nasıl olsa tek istekleri seks ve beni önemsemiyor, ben de onu değil kendi hayat kalitemi önemserim" diye düşünüp ilişkilerine bu yolla bakabilir.'

verilen bu örnekte aradaki çelişki hala orada duruyor. adam kadının parasına veya maddiyatına bakmıyor, sevişmeye bakıyor. Arada değiş tokuş yapılan şey adam için cinsel birliktelikten alınan haz. Örnekteki kadınsa buna karşılık 'siker geçerim demiyor' aksine cinsel birlikteliği metalaştırıyor, maddileştiriyor, alınır satılır hale getiriyor. Zevk almadığı halde birinin kendi vücudunu maddiyat karşılığı kullanmasına izin veriyor... Burada bir iki yüzlülük varsa o da bu çelişkiyi kadın lehine 'ne var yani?'ye getirmektir.

Özetlersek: Maddi beklentiyle seks yapana kadınsa 'orospu', erkekse 'jigolo' denir.

Adam bu durumda geneleve gitse maddi açıdan çok daha karlı bir seks yapacaktır. Konuya buradan da bakarsan bu noktada 'Orospu'dan da öte 'Fahişe' kavramı devreye giriyor. Pahalı orospu'ya da fahişe denir.

@idexo, kadının buradan zevk almadığını hangi ön kabulle varsayıyoruz? "sırf" para için biriyle beraber olmaktan bahsetmiyoruz, öyle olsaydı erkek de tavlamakla uğraşmadan direkt kerhaneye giderdi. burada bahsedilen şey bir ilişkiden beklenti. kadın kendi rızasıyla takılmak istediği erkeğin seksinden zevk almak istemesinin yanında zengin olmasını da isteyebilir. kadının bir ilişkiden beklentisinin bu olması onu orospu yapmaz, orospuluk olması için tek alışverişin para olması lazım. ruhen orospu, pahalı orospu=fahişe gibi tanımlar senin için geçerli, öznel ve bayağı.

aynı şekilde, değiş tokuş edilen şeyin "değeri" de bakan insana göre değişiyor. değiş tokuş edilen şeyin cinsel haz olması bunu daha kabul edilebilir yapmaz, kadın için cinsel haz erkek kadar bulması zor bir şey olmadığı için uğruna takas edebileceği şeylerin farklı olması çok doğal. senin elinde iphone x var 2 tane, bir tane android'in olsun istiyorsun, karşı tarafta da note 8 var. iphone x'in daha pahalı olması senin note 8 tercihine leke sürmez çünkü senin ihtiyacın ya da istediğin o.
illa böyle olmak zorunda da değil tabii, kim için hangisi değerli buna kim karar verecek; kişinin sadece kendi. "isteyen istediğini versin ama ben edep-ahlak olarak bakarım" mı diyorsun bilmiyorum da, bahsettiğim "ahlak" ikiyüzlülüğü de burada geçerli oluyor zaten.

Neden insanlar birbirlerini durmadan yaftalama ihtiyacı hissediyor? Şunu yaparsan böylesin, bunu yaparsan şöylesin. Merak ediyorum, hayatta hiç oturup, "acaba benim kendime bile itiraf edemediğim duvarlarım var mı? " sorusunu soruyor muyuz?
Bir insanla birlikte olmanızın ilk koşulu, o insanla anlaşıp anlaşamadığınızdır. Eğer sizi daha ilk başta bu soruyu sormanıza neden olacak bir lafı rahatsız ediyorsa, ki edebilir, o zaman bu insanla birlikte olamayacağınız apaçık ortadadır. Ama bu kişiyi yaftalamak kimsenin haddine değildir.
Diğer yandan ise geçmiş tecrübelerimizden yola çıkarak ilişkileri ve özellikle kadın/erkeği yargılamamalı. Ben cinsiyetten çok toplumsal anlamda kurgulanmış bir cinsiyete inanıyorum. Elbette ne kadar uğraşsak da içimizde bu toplumda yaşamanın getirmiş olduğu bazı etkileri davranışlarımızda ve ruh halimizde görüyoruz. Kadın ya da erkek fark etmez. İlla ki olumsuz olarak değil. Bazen olumlu olarak da bu kurgulanmış cinsiyetin getirdiklerinden haz alıyoruz.
Lakin böyle bir soruyu sormanız aslında sizin ciddi anlamda karşınızdaki kişiden haz etmediğiniz sonucunu doğuruyor. En güzeli de, "ben onun istekleri ile mutlu olabilecek biri değilim. bu düşünce tarzından hoşlanmıyorum. herkes kendi yoluna" deyip, uzatmamak. Karşımızdaki insanları belli bir kalıp içerisine sokmaya çalışmadan yaşamaya devam edebiliriz.
Ama burada araba istediği için birini yargılamak bana çok doğru gelmiyor. Aynı şekilde erkeğin de kadından istekleri olabilir. Ya da olmayabilir. Umarım bir gün hepimiz, ben de dahil, yargılamadan yaklaşmaya çalışırız. Tabii ki olabildiğince.

yani aynısı derken, şekil olarak aynı ama ufak tefek yine de farklılıklar var.

açıklamasına "referanslı çizim" yazarsanız sorun olmaz sanıyorum.

Creative Commons (CC) - non-commercial use lisansı vermişse, ticari olmayan şekilde istediğiniz gibi kullanabilirsiniz.
vermemişse genelde bir şey olmaz, ama isterse gelip başınıza ekşiyebilir.